Sayfalar

15 Mayıs 2011 Pazar

S-Ş-T harfiyle başlayan

Salyangoz;Trochidae familyasına ait bazı salyangozlar taşların üzerinde bulunan alglerle beslenirler. Fakat, bu beslenme sırasında kendileri de başka deniz canlılarının tehdidi altındadırlar. Salyangozların özellikle sırt ve yan tarafları, diğer canlılar için güzel bir besin kaynağıdır. Bu salyangozlar düşmanlarının tehditlerinden korunmak için, yapışkan özelliği olan ayak tabanlarının yardımıyla kendilerini korumada kullanacakları uygun taşları seçerler. Bu taşların sağladığı ağırlık sayesinde vücutlarını ters döndürerek daha önceden yassı bir taş ile kazdıkları çukurlara kendilerini gömerler, böylece düşmanlarından korunmuş olurlar. 




Sırtlan;Sırtlanların vücutlarına çarpık bir görünüm veren eğimli sırtları vardır. Boyun ve omuz kasları çok güçlüdür; bu sırtlanların kendilerinden çok daha büyük hayvanları bile kolaylıkla yere devirmelerini sağlar. Genellikle karanlıkta avlanan sırtlanlar çok iyi bir gece görüşüne sahiplerdir. Birkaç kilometreyi saatte yaklaşık 40 kilometre hızla koşabilirler. Sırtlanlar kendilerinden daha büyük ve daha kuvvetli hayvanları yakalamak için sayısı 10 ila 20 arasında değişen gruplar halinde avlanırlar. Eğer çok fazla yiyecek varsa hayvanın yenmeyen kısımlarını sürükleyerek, bunları daha sonra yemek üzere su çukurlarında saklarlar.



Sincap;Yer sincapları doğadaki en becerikli mimarlardandırlar. Kazdıkları tüneller bunun en açık kanıtıdır. Bu tünellerin girişinde göze çarpan toprak öbekleri araştırmacılar tarafından değişik şekillerde yorumlanmaktadır; gözetleme noktası, korunak gibi… Uzunlukları 10-30 m. arasında, derinlikleriyse 1-5 m. arasında değişen bu tüneller U şeklinde olduklarından iki girişleri vardır. Kimi zaman bir üçüncü girişin görüldüğü de olur. İki tip tünel girişi vardır: Yayvan yapıda olanlar ve volkan ağzını andıranlar. Araştırmalarla saptanmış bir durum da yayvan şekildeki bir girişin her zaman volkan şeklindeki girişe bağlı olduğudur. Daha ilginç olan noktaysa bu iki ağız arasında bir havalandırma sisteminin bulunmasıdır. Eğer havalandırma sistemi olmasaydı kuşkusuz bu ilginç hayvanlar yerin altında yaşama olanağı bulamazlardı; oysa 0.45 m./sn'lik bir rüzgarın 10 dakika içinde tamamen havalandırılabildiği kusursuz tünel sistemi sayesinde rahatça yaşayabilmektedirler.


Sinek;Birçok sinek kuşu ilkbaharda yuva yapabileceği bir yere, sonbaharda da sıcak yerlere göç ederler. Kırmızımsı kahverengi bir renge sahip olan sinekkuşu Alaska'da yazını geçirir ve sonra da Meksika'da kışını geçirmek için 4320 km. kadar uzağa, güneye doğru uçar. Sinek kuşunun dili, tüylü uçlarıyla uzun ve çatallıdır. Tüylü uçlar, sinekkuşunun, çiçeklerin içerisinde bulduğu tatlı nektarı yalayarak içebileceği kadar büyüktür. Aynı zamanda sinekkuşu gagasıyla böcekleri de yakalayabilir. Uzun, ince gagası tüp şeklindeki çiçeklerin derinliklerine girebilmesi açısından ideal bir yapıdadır. Bazı sinekkuşları daha kısa gagalara sahiptirler. Bazılarının ise kavisli gagaları vardır. Bundan başka sinekkuşu, her gün en az kendi vücudunun ağırlığı kadar nektar yemektedir. Ayrıca bir sinekkuşu bir günde ihtiyacı olan nektarı alabilmek için 2000'den daha fazla çiçeği ziyaret edebilmektedir.
Sivrisinek;Dipterler (sinek, sivrisinek gibi çifte kanatlı böcekler) gerçek birer hava akrobatıdırlar. Olağanüstü hızlı çarpan iki küçük kanatlarıyla (küçük sineklerde saniyede 1000 çırpma) her türlü hareketi yapabilirler. Örneğin havada hareketsiz bir şekilde dengede durabilirler ya da bir daire çizecek şekilde hava hareketi yapabilirler, havada taklalar atarlar ya da bir şeyi havada yakalayabilirler. Bu böceklerdeki en ufak bir dış etkiye ve hız artışına karşı çok hassas olan orijinal dış kanatlar, böceğe, uçuşunun tüm aşamalarında kesintisiz olarak ayarlamalar yapma imkanı sağlamaktadır.


Solucan;Palolo solucanlarının milyarlarcası Batı Pasifik'te, Fiji ve Samoa resiflerinde bir arada yaşar. Güçlü alt çenesiyle mercanların sert iskeletlerinin içinde delikler kazar ve buralarda bulduğu küçük polipleri yer. Mercanlarda kazdığı tünellerin içinde güvenlik içinde yaşar ve çok nadiren ortaya çıkar. Boyu 30 cm kadar olan bu canlının vücudu yer solucanlarında olduğu gibi bölümlere ayrılmıştır ve her bir bölümde yaşaması için gerekli olan bir organ grubu bulunur. Paloloların cinsiyet bezleri vücutlarının arka yarısındaki bölümlerde bulunur. Bunun çok önemli bir nedeni vardır. Yavrulama zamanı geldiğinde solucan vücudunun arka kısmını, yaşadığı tünelin dışına çıkartır ve kopartır. Daha sonra kopan kısım yüzeye doğru kıvrılır ve üreme hücrelerini oraya bırakır. Yetişkin kurt bu şekilde kendini riske atmadan, kazdığı yuvasının içinde kalarak yumurtlamış olur. Fakat bu tekniğin başarısı iyi bir zamanlamaya bağlıdır. Kurtların çaprazlama döllenmeyi başarmaları için hepsinin birden, aynı zamanda arka bölümlerinden parça koparmaları gerekir. Ve bütün kurtlar bunu yaparlar. Her sene Ekim ve Kasım aylarında sadece belirli günlerde ve gün ağarırken bütün kurtlar aynı anda yumurtlarlar. Bundan başka birbirlerinden kilometrelerce uzakta bulunan başka palolo kurtları da yine bu dönemlerde yumurtlarlar. Çok basit bir vücut yapısına sahip olan palolo kurtlarının bu işlemi aynı anda başlatmaları elbette ki tesadüfen gerçekleşecebilecek bir olay değildir. Palolo kurtları da yeryüzündeki tüm canlılar gibi Allah'ın ilhamıyla hareket etmektedirler. 
Su Samuru;Su samurlarının vücutlarının alt kısmını sıkı sıkı saran bir kürkleri vardır. Bu post suyu itmeye yarar ve ıslandıktan kısa bir süre sonra da kurur. Vücutları çok esnek olan su samurlarının kuyrukları kalındır ve kuyruk başlangıç noktasında kaslı, aşağısında ise (bazı türlerinde de yukarısında) düzdür. Kuyruğun bu özelliği su samurunun yüzmesinde yardımcı olur. Su samurlarının pek çok türünün perde ayakları vardır. Bütün bunlar samurların usta birer yüzücü olmalarını sağlar. Bir su canlısı olan samurların bütün özellikleri suda rahat hareket edecekleri şekilde yaratılmıştır. Postlarının kolay kuruması, kuyruğunun özel yapısı, perde ayakları hepsi samurlara Allah tarafından verilmiş özelliklerdir. 


Sülük;Parazit sülüklerin tükürüklerinde, sülüğün yapıştığının hissedilmesini engelleyecek uyuşturucu bir madde bulunur. Ayrıca bu tükürük sayesinde sülük kanı emerken, kanın pıhtılaşması da engellenmiş olur. 






Tırtıl;Çoğu tırtıl tüylerine dokunulursa büyük acı verir. Bu tür tırtıllar genellikle parlak renktedir. Böyle rengiyle tırtıl, kendisini yemek isteyen herhangi bir canlıyı uyarmış olur. 




Tilki;Tilkiler değişik iklim koşullarında yaşayabilen canlılardır. Allah tüm canlılar gibi onları da bulundukları ortama uygun özelliklerle donatmıştır. Örneğin Afrika'nın yarasa kulaklı tilkisinin son derece büyük kulakları vardır. Bu tilkiyi ilginç kılan özelliği; termitler, gübre böcekleri ve onların larvalarıyla beslenmesidir. Yarasa kulaklı tilkilerin kulakları, larvaların kemirme sesini bile hemen tespit edebilecekleri kadar hassastır. Tilkilerin en küçüğü olan krem renkli Fennec tilkisi de çok büyük kulaklara sahiptir. Bu tilkiler Afrika ve Arabistan'ın kumlu çöllerinde yaşarlar. Geniş kulakları sadece avlarının yerini tespit etmekle kalmaz. Aynı zamanda fazla ısınmayı önleyen bir "radyatör" gibi işlev görerek hayvanın serin kalmasını da sağlar. Kutup tilkilerinin kulakları ise tersine küçük ve yuvarlaktır. Hayvanın burnu da tipik tilkilerde olduğundan daha kısadır. Kışlık bir manto gibi olan, kalın kürkleri kısa burunlu kutup tilkilerini soğuğa karşı korur. Bu kürk sıcaklık çok fazla düşene kadar hayvanın vücut sıcaklığını muhafaza eder.








Timsah;Sürüngenlerin sadece yumurtalarını bir yere bıraktığı ve yavruların kendi kendilerine kuluçkadan çıktıkları zannedilebilir. Oysa bu doğru değildir. Örneğin anne timsahlar, yumurtalarından çıkmadan önceki ve daha sonraki birkaç aylık süre boyunca yavrularına çok fazla koruma sağlarlar. Bütün timsahlar farklı türlerde yuvalar yaparlar, fakat amaçları aynıdır; yavrularını yumurtadan çıkana kadar güvenlikli bir yerde tutabilmek… Timsahlar genellikle yerde derin bir oyuk açarak yuva yaparlar. Yaklaşık 50 yumurtayı dikkatli bir şekilde iki ya da üç tabakanın üzerine yerleştirirler. Daha sonra yumurtaları sıcak tutabilmek için üzerlerini kumla örterler. Yer, çok ısınmaya başladığında dişi timsah yuvaya su sıçratmaya ya da serinliği sağlayabilmek için yuvanın üstüne çimen yerleştirmeye başlar. Ayrıca anne timsah gerektiğinde yavruların yumurtaların kabuğunu kırabilmelerine yardımcı olabilmek için dişlerini kullanır. 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder